Bu site tarayıcınız için sınırlı desteğe sahiptir. Edge, Chrome, Safari veya Firefox'a geçmenizi öneririz.

ElySuisse web kanalları ve eczaneler dışında, internet üzerinde farklı mecralarda satışı yapılan ürünlerimiz ile ilgili orijinallik garantisi verilmemektedir.

Alışveriş Sepeti
Hediye kartları ve indirim kodu Ödeme Sayfasında Kullanılmaktadır

Sepetiniz Boş

Alışverişe Devam et

Serbest Radikaller ve Antioksidanların Savaşı

“Serbest radikallerin etkisiyle oluşan oksidatif stres karşısında cilt bariyeri gücünü yitirmeye başlar.” Cilt bakımıyla içli dışlı olan ve cildi için en iyisine dair uçsuz bucaksız arayışlara kapılan kişiler, ilk bakışta pek de bir anlam ifade etmeyen bu cümleyle sık sık karşılaşmıştır. Sahnenin öteki ucunda ise antioksidanlar var. Biz onları “serbest radikalleri nötrleyen moleküller” olarak biliyoruz. Bu karmaşık dünyada serbest radikallere dair daha net ve açıklayıcı bilgi edinmek, cildimize ve genel sağlığımıza yönelttiği tehlikeleri öğrenmek ve çok sevdiğimiz antioksidanların bu çerçevedeki savaşçı rolünü kavramak için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz. 

İsmiyle pek çok şeyi çağrıştıran serbest radikaller nedir?

Antioksidanlardan öte asıl kafa karıştıran noktaya daha önce değinelim istedik. Vücudumuzun en küçük yapı taşı olan atomlar, olumsuz dış faktörler aracılığı ile zarara uğradığında yörüngelerinde bulunan elektronlar ayrılmaya başlar. Oysaki çiftler halindeki elektronların bu düzenini sürdürmesi gerekir. Serbest radikal olarak adlandırılan ve tek başına kalmış bu elektronun “tutunma çabası”, diğer elektronları çalma dürtüsüyle sağlıklı hücrelere sirayet eder. Ve kaçınılmaz etkiler birbiri ardına oluşmaya başlar. 

En basit tanımıyla serbest radikaller; vücudumuzda yörüngesini kaybetmiş, dokuları tehdit eden, miktarı sınırı aştığında domino etkisi yaratarak pek çok problemi beraberinde getiren agresif moleküllerdir.  Zararlı bir alışkanlığınızı aklınıza getirin; bu alışkanlık, kendisiyle eşleşecek elektron bulamayan serbest radikal molekülünü sağlıklı bir hücreye tutunma arayışına sokar. Sağlıklı hücreyi bulduğunda ise onu tahrip eder. 

Güneş ışınları, hava kirliliği ve zararlı alışkanlıklar nedeniyle iyiden iyiye tetiklenen serbest radikallerin dört bir yana savruluşunu ve arayış çabasını dengelemek, onları bir nevi dizginlemek gerekir. Çünkü serbest radikallerin kontrolünü kaybetmesi ve vücudumuzun doğal olarak ürettiği antioksidan miktarını aşması sonucu oksidatif stres açığa çıkar. Oksidatif stres, cildi yaşlandıran ve vücuda zarar veren, aşina olduğumuz istenmeyen tüm o etkileri yaşantımıza taşır. 

Serbest radikallerin zararları nelerdir?

Başıboş gezinen bu moleküller, vücudumuzun doğal olarak ürettiği antioksidanlar ile belli bir dengeyi tutturduğunda aslında zararsızdır. Hatta vücudumuz bilinçli bir şekilde, bazı mekanizmalarını savunmak adına serbest radikalleri üretir. Bahsettiğimiz sağlıklı denge, antioksidanların serbest radikalleri zapt etmesi sonucu kurulur. Fakat gerek yaşlanma, gerek çevresel etkenler, gerekse zararlı alışkanlıklar sonucu serbest radikaller kontrolden çıkarak antioksidanlara galip gelir (aynı ölçüde bu etkiler sonucu antioksidanlar da eski işlevini yitirebilir). Böyle durumlarda istenmeyen somut etkilerle karşılaşırız. 

Bu etkilerin ilk somut örneğini cildimizde gözlemleriz. Örneğin, güneş ışınlarına uzun süre maruz kaldığımızda fotoyaşlanma olarak adlandırılan UVA/UVB ışınlarına bağlı yaşlanma belirtilerine şahit oluruz. Antioksidanların savunmasız kaldığı durumda, cilt lekeleri de birer birer deri yüzeyinde varlığını belli eder. Göz çevresi kırışır, makyajla kamufle etmeye çalıştığımız solgun görünüm alır başını gider. Çünkü cildin DNA’sı büyük ölçüde tehlike altındadır. 

Serbest radikallerin, cildin ötesinde somut olarak gözlemlenemeyen ve sinsice ilerleyen olumsuz etkileri de mevcut. Sinir sisteminde bozukluklar, kardiyovasküler hastalıklar ve kansere varan sonuçlar, bu moleküllerin gerekli hamleler eşliğinde kontrol altına alınamadığı anlarda açığa çıkabilir. Gelelim antioksidanlara…

Serbest Radikaller ve Antioksidanların Savaşı

Serbest radikaller karşısında antioksidanların görevi

Tıpkı kolajen gibi, vücudun 25 yaşından itibaren üretimini azaltmaya başladığı antioksidanların sağlıklı yaşlanma yolculuğundaki payı büyük. Antioksidanlar, kendi içlerinde serbest radikallere karşı verdikleri savaşta oldukça güçlü olsalar da, yaşam tarzı ve ilerleyen zaman sonucu teslim olan bir yapıdalar. Bu durumu kavrayıp kontrolü elimize alarak antioksidan üretimini destekleyen hamlelerde bulunduğumuzda, serbest radikaller sağlıklı hücrelere zarar verme direnişinde ısrarcı ve inatçı davranmayarak, kolayca teslim olacaktır. 

Yaşantımızdaki yerini ivme kazanarak edinen, besinlerin dışında takviyelerde ve cilt bakım ürünlerinde rastlayabileceğiniz antioksidanlar, güçlü ve dirençli bir vücudun, sağlıkla parlayan ve enerjisini yansıtan bir cildin en büyük gerekliliği konumunda diyebiliriz. Pek çok vitamin ve mineralde bulunan antioksidanlardan en verimli etkileri elde edebilmek için, rutininizde küçük bir değişiklik yapıp takviyelere başvurma yöntemini kullanabilirsiniz. Odağınız yalnızca cildiniz ise, doğanın sunduğu güçlü antioksidanları barındıran serumlara da bakım rutininizde yer verebilirsiniz. 

Serbest radikallere karşı bakım rutininizi oluşturun

Serbest radikaller karşısında kolayca tahriş olabilen, kızarıklığa yatkın, yaşlanma belirtilerini önleme arayışında olan ciltlere özel, son derece minimal, fakat dev etkisi yaratan bir bakım ritüeli oluşturduk. Başrol bileşenimiz ise tabii ki antioksidanlar.

İlk önerimizde, gençlik ve güzelliğin baskın bileşenlerinden olan balık kolajeni ile çeşitli antioksidanların kombinasyonundan oluşan Collagen Premium 10000 ürünümüze yer verdik. İçilebilir hidrolize balık kolajeni Collagen Premium 10000, içeriğinde 10.000 mg tip 1 hidrolize balık kolajeninin yanı sıra başlıca antioksidanlara yer veriyor: Yeşil çay polifenolleri, ko-enzim Q10 ve metilsülfonilmetan (MSM)... Yalnızca antioksidanları belirtmekle kalmayalım. Günlük takviye ihtiyacınızı gideren bu ürün, aynı zamanda nem mıknatısı hyaluronik asit, sağlık deposu vitamin ve mineralleri de barındırıyor. Gün sonunda tüketebileceğiniz 50 ml Collagen Premium 10000, cilt dokusunda birbiri ardına gelen düzelmelere yol açarken yaşlanma belirtilerini de önlüyor. 

Cildi içten ve dıştan beslemek önemli. Serbest radikallere karşı antioksidanların gücünden faydalanmak için bakım rutininizde cilt serumlarına yer vermek isteyebilirsiniz. Cildin dış tabakasını aşarak alt katmanlara kadar nüfuz eden antioksidan içerikli bir serum ritüelinizin ayrılmaz bir parçası olabilir. Temiz ve arındırılmış cildinize uygulayacağınız 3-4 damla Livia Stem Cell Serum, içeriğindeki Ejderha Kanı Ağacı reçinesinden elde edilen antioksidan yüklü kök hücreler ile cilt bariyerinizi her geçen gün güçlendiren bir özelliğe sahip. Cilt lekeleri, kızarıklık, ton eşitsizliği gibi problemleri hedef alan ve yatıştırıcı etkisiyle cildi canlandıran bu bitkisel serum, doğanın gücünü cildinize yansıtma olanağı tanıyor. Gönülleri fetheden ayırt edici özelliği ise, içeriğindeki kök hücrelerin C vitamininden 20, E vitamininden ise 50 kat daha güçlü antioksidan özelliği barındırması. Zaten isteğimiz, serbest radikaller karşısında en güçlü antioksidanları bir savunma sistemi olarak kullanmak ve bu savaştan galip çıkmak değil miydi? 

(0) Yorum

Yorum yapın