Bu site tarayıcınız için sınırlı desteğe sahiptir. Edge, Chrome, Safari veya Firefox'a geçmenizi öneririz.

ElySuisse web kanalları ve eczaneler dışında, internet üzerinde farklı mecralarda satışı yapılan ürünlerimiz ile ilgili orijinallik garantisi verilmemektedir.

Alışveriş Sepeti
Hediye kartları ve indirim kodu Ödeme Sayfasında Kullanılmaktadır

Sepetiniz Boş

Alışverişe Devam et

Mevsim Geçişleri Cildi Nasıl Etkiler? 

Son günlerde havanın son derece dalgalı seyrettiği bir dönemdeyiz. Her birimiz, bir önceki güne, hatta gün içerisindeki hava durumuna aldanarak programımızı düzenliyoruz. Oysaki her zaman olduğu gibi, mevsim geçişleri bizleri fazlasıyla yanıltabiliyor. Hava değişimlerindeki bu tutarsızlık, yalnızca günlük aktivitelerimizi değil, bünyemizi de fazlasıyla etkiliyor. Vücudumuzdaki her işleyiş birbiriyle bağlantılı olduğuna göre, olaya bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşmak ve bu etkinin cildimize de yansıyabileceğini göz ardı etmemek gerek. Peki, mevsim geçişleri cildi nasıl etkiliyor? Mevsim geçişlerinde cildimizi nasıl koruyabilir ve hangi bakım tekniklerini uygulayabiliriz?

Mevsim Geçişlerinin Cildimize Etkileri 

Kapımızı çalan Eylül ayının etkilerini bitimiyle uğurlarken, önümüzde daha çetin bir süreç bizi bekliyor. Ani soğukların, inişli çıkışlı sıcaklık durumunun ve havadaki dengesiz gidişatın bizi etkileyeceği günler yakın. Doğayla etkileşimimizin farklı bir seyirde devam edeceği ise aşikâr. Bu etki tabii ki cildimizi de sarmalıyor ve birtakım olumsuz sonuçlarla bizleri baş başa bırakabiliyor. Örneğin;

  • Bilindiği üzere yaz mevsiminde artan nem seviyesi ile beraber cilt yağ üretmeye daha yatkın. Ancak havalar soğumaya başladıkça, yaşanan ani ısı ve nem değişimi cildin kurumasına neden olabiliyor. 
  • Rüzgârın narin etkisi bile cildin derinliklerine olumsuz sonuçlarını yansıtan özellikte. Soğuk havaların başlangıcıyla hâlihazırda kurumaya yatkın olan cilt, rüzgârla birlikte çok daha fazla nem ihtiyacı duyabiliyor. 
  • Yaz aylarını geride bırakırken, epidermis adı verilen (ve tabii ki çevresel etkenlerin sonuçlarını direkt yansıtan) cildin en dış tabakası hava değişiminin etkilerine karşı yenik düşebiliyor ve çeşitli cilt problemlerine daha açık hale geliyor. Bu durumun temel sebebi ise yaz mevsiminde güneş ışınlarının etkisiyle cildin kolajen kaybı yaşaması ve epidermisin incelmesi…
  • Ani değişim ile yüzleşen cilt, alerjik reaksiyonlara, akne oluşumuna, hassasiyete ve bu hassasiyetin getirdiği problemlere daha meyilli hale geliyor. Bu nedenle mevsim değişikliklerinde genel sağlığı tehdit eden ve bağışıklığı düşüren onlarca faktöre karşı gösterdiğimiz özeni, cildimiz için de göstermemiz gerekiyor. 

Soğuk Havalarda ve Mevsim Geçişlerinde Cilt Bakımı Nasıl Olmalı? 

Öncelikli olarak kavranması gereken nokta, bütünsel sağlığın korunması gerekliliği. Çünkü genel sağlığımız, bağışıklık sistemimizin seyri ve ruh halimizde olup bitenler, şaşırtıcı görünse de cildi de etkileyen etmenler arasında başrolü oynuyor. Mevsimsel değişimlerde berrak bir cilde giden yolun ilk durağında ise korumamız gereken ve olumlu-olumsuz etkilerini vücudun dört bir yanında hissettiren bağışıklık sistemi var. 

Bağışıklık sistemini korumanın en etkili yollarına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. 

Yaz mevsiminden arda kalan olumsuz sonuçların tümünü “serbest radikaller” kapsamına alabiliriz. Serbest radikallere karşı güçlü bir savaş veren ve cilt bariyerinde koruma kalkanı oluşturan en etkili bileşenler ise antioksidanlar. Doğada oldukça güçlü antioksidan olarak yer edinen yeşil çay ve ko-enzim Q10 içeren bir besin takviyesi, mevsim geçişlerinde cildinizi emanet edebileceğiniz yegane içeriklerden. Bu sayede cildinizi hem içten dışa besleyebilir, hem de zararlı dış faktörler olarak bildiğimiz serbest radikaller ile doğrudan yüzleşen cildinizi arındırabilirsiniz. 

Mevsimsel değişimlerde cildin neme susadığı bir gerçek. Bu noktada ise cilt bakım ürünlerinde sık sık rastlanılan ve bu popülaritesini haksız çıkarmayan hyaluronik asit devreye giriyor. Cildinizin nemsiz kalma potansiyeline karşı kendi ağırlığının 1000 katı kadar su tutma kapasitesine sahip olan hyaluronik asidi, yumuşak ve ipeksi bir his elde etmek adına kullanabilir, kuru bir cildin getirdiği zararlı sonuçlara karşı önlem alabilirsiniz. 

Yaz boyunca güneşten yayılan UVA/UVB ışınlarının cildimizdeki kolajene zarar verdiğini belirtmiştik. Bu nedenle, mevsim geçişlerinde cilt bakımının es geçilmemesi gereken temel aşaması, kolajen üretimine destek olan hamlelerde bulunmak. Bunun için ise en iyi kaynak, cilt tarafından diğer kolajen kaynaklarına oranla %1,5 kat daha hızlı emilen balık kolajeni takviyesini rutininize dahil etmek. Mevsim değişikliklerinin beraberinde getirdiği zararlı dış faktörlere karşı antioksidanlar, vitamin ve mineraller ile donatılan ürün yelpazesinin zirvesinde tip 1 balık kolajenine yer verebilirsiniz. 

(0) Yorum

Yorum yapın