Yaşlanma karşıtı cilt bakımı denildiğinde, belirli mucizevi bileşenlerin gücünü göz ardı etmemek gerekir; bunlardan biri ise kolajen. Son yıllarda yalnızca genel sağlıkta değil, cilt bakımı ve cilt güzelliğinde de adından sıkça söz ettiren kolajen, kırışıklık ve ince çizgileri önleyen etkisiyle biliniyor.
Peki, kolajen cilt bakımında hangi etkileri nedeniyle kullanılıyor? Diğer rollerinin yanı sıra, cildimizdeki en önemli yapısal protein çünkü cildin genç görünümünü koruyor. Ancak yaşlanma ve diğer çevresel faktörler sebebiyle, üretimi zamanla azalıyor. Yaşlanma sürecinde eksikliğini fazlaca hissettirerek, tüm vücudun yaşlanma evresini hızlandırıyor. Bu nedenle, belirli bir yaştan itibaren bu ihtiyacı gidermek için cilt bakımında kolajen kullanımına başlanıyor.
Kolajen Nerede Bulunur?
Vücudumuzda başlıca deri, kemik, tendonlar ve kan damarlarında bulunan kolajen, dokularımızı yapıştırıcı gibi bir arada tutmaya yarıyor. Kolajen, vücuttaki tüm proteinlerin yaklaşık %30’unu oluşturuyor. Bilinen 28 tip kolajen var ancak en çok görülen kolajen tiplerini tip 1, tip 2, tip 3 olarak ayırıyoruz:
Tip 1 Kolajen: Vücudumuzda %90 oranında tip 1 kolajen bulunuyor. İnsan derisinin ana bileşeni olarak %80 oranında bulunuyor ve cilt esnekliğini sağlayarak gençliğini koruyor. Kemik organik kitlesinin ise %90’ından fazlasını oluşturuyor.
Tip 2 Kolajen: Kıkırdak matriksi tarafından üretiliyor ve kıkırdaktaki toplam protein içeriğinin %90-95’ini oluşturuyor. Kıkırdak oluşumunda etkili olan kıkırdak matriksi, eklem sağlığını desteklemede önemli bir rol oynuyor.
Tip 3 Kolajen: Organlar, kaslar ve damarlarda bulunan tip 3 kolajen, damarlara esneklik kazandırarak kasları güçlendiriyor.
Tüm vücuda etkisi olan bu temel proteinin yeterli ölçüde ve kaliteli sentezlenmesi için pek çok besin takviyesi ve gıdalardan destek almak çok önemli.
Kolajen nelerde var, hangi besinlerde bulunur sorusunun cevabına gelirsek…
Başlıca olarak inek, sığır ve balık etinde yer alan bu temel protein, hayvanların kemiklerinde ve derisinde bulunuyor. Yani kemik suyu, somon balığı gibi besinler bol miktarda kolajen içeriyor. Bunun dışında;
- Ceviz, badem, kaju gibi kuruyemişlerde
- Soya içeren gıdalarda
- Kırmızı meyvelerde
- Yumurtada
- Yeşil sebzelerde de bulunuyor.
Kolajen Kaç Yaşından İtibaren Kullanılır?
Vücudumuzdaki proteinlerin %30’unu, cildimizdeki proteinlerin ise %80’ini oluşturan kolajen, sağlığımızın sürekliliğini korumada son derece önemli bir rol oynuyor. Çocuklukta ve gençliğin ilk evrelerinde bol bol üretilirken, belirli bir yaştan sonra bu proteinin sentezlenmesi giderek azalıyor. Gereken zamanda kolajen takviyesi alınmadığı takdirde, cildimizde zamanın olumsuz etkilerini ve yaşlanma belirtilerini gözlemlemeye başlıyoruz.
Peki, kolajen takviyesi kaç yaşında kullanılır?
Bireyler arasında kolajen üretiminin azalmaya başladığı dönem değişkenlik göstermekte. Çünkü yaşam tarzı ve zararlı çevresel faktörlere ne kadar maruz kalındığı da bu süreci etkileyebiliyor. 25 yaşından itibaren vücuttaki üretimi yavaşlayan bu doğal protein, her yıl %1,5 oranında daha az üretiliyor. 50 yaşına gelindiğinde ise kolajen eksikliği belirtileri gözle görülür hale geliyor. Bu nedenle sağlıklı bir cildin, saç, tırnak, kemikler gibi birçok bölümün yapı taşı olan kolajenin, 25 yaş itibarıyla kullanılması gerekiyor.

Cilt Neden Yaşlanır? Cilt Yaşlanmasını Önlemek için Yapmanız Gerekenler
Geçen zamanla birlikte değişen pek çok şey gibi, cildimiz de sürece ayak uydurarak değişime uğrar. Cildin fonksiyonunun ve görünümünün kalitesini düşüren bu duruma “yaşlanma” adını veriyoruz. Yaşlanma sürecini tetikleyen pek çok faktör olsa da, bu etkilerin en başında kolajen eksikliğini sayabiliriz.
Cildimizin yıllara rağmen genç kalmasını, parlak ve canlı görünümünü korumasını hepimiz istiyoruz. Ancak bazı zararlı alışkanlıklar, cilt bakımını ihmal etmek, güneş ışınları, radyasyon ve hava kirliliği gibi dış etmenler istenmeyen sonuçlara sebep oluyor. Yaşlanma sürecini durdurmak mümkün olmasa da, bir takım müdahaleler ile olabildiğince yavaşlatabiliriz. Peki, cilt yaşlanmasını önlemek için ne yapmalı?
- İlk olarak, güneş ışınlarına karşı cildinizde tam koruma sağlamanız gerekiyor. UV ışınlarının sebep olduğu “fotoyaşlanma”, hem kolajen sentezini olumsuz yönde etkiliyor, hem de pek çok cilt problemine yol açıyor.
- Sigara ve alkol kullanımı, sağlıksız beslenme düzeni, yetersiz uyku gibi alışkanlıklar cildin esnekliğini bozan ve yaşlanmasına yol açan faktörler arasında. Yaşam boyu sağlıklı olanı tercih ederek, cildinizin bütünlüğünü koruyabilirsiniz.
- Her ne kadar genç yaşlarda cilt bakımı ihmal edilse de, 20’li yaşlardan itibaren cildinize gereken özeni göstermeniz gerekiyor. Örneğin makyaj temizlemeden günü sonlandırmak ve cildi nemlendirmemek, yapılan en büyük hatalar arasında. Cilt yaşlanmasını mümkün olduğunca geciktirmek için, 20 yaşından itibaren ciltteki kolajen miktarını korumaya yönelik bir bakım rutini oluşturabilirsiniz.
Tüm bu önlemler, kolajen sentezinin yavaşlamasını önleyerek cildinizin gençliğini korumaya yardımcı oluyor.
Yaşlanma Karşıtı Kolajen Bakımı
Yaşlanmaya karşı cilt bakımı denilince, akla gelen en etkili bileşenlerden biri kolajen. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, her kolajen bakımının vaat ettiği etkiyi sağlamadığı gerçeği.
Kolajen moleküllerinin, cildin dermis katmanında etki gösterebilmesi için hidrolize edilmiş, yani peptitlere indirgenmiş haliyle, takviye olarak kullanılması gerekiyor. Böylece vücut tarafından hızla emilerek, maksimum verimi almak mümkün. Özellikle tip 1 hidrolize balık kolajeninin faydaları devreye girdiğinde, cildiniz genç formunu uzun süre korur ve genel olarak daha sağlıklı bir vücuda kavuşabilirsiniz. Çünkü bu değerli protein, dört bir yandan kapsamlı ve sonuç odaklı bir bakım sağlıyor. Kemik ve eklem sağlığını desteklerken, saç ve tırnakların güçlenmesine kadar farklı kollarda olumlu etkileri mevcut.
Kolajen Ne Kadar Süre Kullanılmalı?
Vücutta kolajen sentezlenmesini uyarmak ve optimum etkiyi elde etmek için minimum üç ay kullanılması gerekiyor. Üç aylık süreçten sonra, kullanımına ara vermeden devam ederek; ilk haftalarda bile gözlemlenen cilt nemliliğini, dinçliği ve enerjiyi yaşam boyu devam ettirebilirsiniz.
(0) Yorum
News Geri dön