Cilt bakımıyla yakından ilgilenen kişilerin bu bileşeni daha önce pek çok kere duyduğunu, denediğini ve onayladığını düşünüyoruz. Cildi nemlendirme ve tazeleme görevini hakkını vererek yerine getiren hyaluronik asit, artık güzellik rutinimizin ayrılmaz bir parçası!
Hyaluronik asidin bu denli tercih edilmesine neden olan çok yönlü etkilerini keşfe dalmadan önce, kısa bir ön bilgi verelim: Tıpkı kolajen gibi vücudumuzun doğal olarak ürettiği, zamana ve dış etkenlere bağlı olarak azalan, eksikliğinin yerini gerek takviye halinde gerek cilde uygulayarak telafi etmenin şart olduğu bir bileşen.
Hyaluronik Asit Nedir?
Kuru bir cilde sahip olanlar ya da cildi kuruluğa yatkın olan kişiler, nemlendirici kullanmanın önemini çok iyi bilir. Çünkü bu cilt tipi, kaşıntıya ve tahrişe, canlılığını yitirmiş solgun ve mat bir görünüme oldukça açıktır ve bu süreçle baş etmek ne yazık ki kolay değildir. Güçlü bir nemlendirici, değişen mevsimlerin varlığından bağımsız olarak kuru ciltlerin en büyük ihtiyacıdır. Güçlü bir nemlendiricinin en büyük ihtiyacı ise hyaluronik asit.
Hyaluronik asit, cildimizde doğuştan beri var olan, cildi dolgunlaştıran ve nem kazandıran su tutucu bir molekül. Bu görevini, cildin yapı taşı olan kolajene ve su moleküllerine bağlanarak gerçekleştiriyor. Kendi ağırlığının 1000 katı kadar su tutabilme özelliği nedeniyle biz onu, gençlik çağlarında cildin yumuşak ve sağlıklı görünümünün ardındaki en büyük etkilerden biri olarak tanımlıyoruz.

Hyaluronik Asit Ne İşe Yarar, Faydaları Nelerdir?
Hyaluronik asit, cildiniz için eşsiz bir nemlendirici seçeneği. Ciltte su tutma kapasitesi sayesinde, cilt tipiniz ne olursa olsun hyaluronik asit içeren bir nemlendirici seruma, bakım rutininizde gönül rahatlığıyla yer verebilirsiniz. Nedenlerine daha detaylı göz atalım;
- Hyaluronik asit, cildinizi gün boyu nemli tutar.
- Kuru ve hassas bir cilt, yaşlanma belirtilerine daha yatkındır. Hyaluronik asit içerikli bir cilt serumu, cildinizin nem dengesini koruduğu gibi kırışıklık ve ince çizgilere karşı da cildin savunma geliştirmesini sağlar.
- Düşük molekül ağırlıklı bir hyaluronik asit ürünü, cildin alt katmanlarına kadar nüfuz etmesinin yanı sıra, cilt yüzeyinin anında daha parlak ve canlı görünmesine yol açar.
- Cilt bariyerini güçlendirerek, ihtiyaç duyulan nemin derinliklerde kalmasına yardımcı olur.
- Hyaluronik asit mucizesiyle nem kazanan bir cilt, kuru ve gergin bir histen kurtulur; böylece esneklik kaybı geride kalır ve cilt elastikiyetini korumaya devam eder.
- Cilt hücrelerinin yenilenmesine katkıda bulunarak, cildin bütünüyle güçlenmesini sağlar.
- Antioksidan ve antibakteriyel özelliği sayesinde cilt bariyerinin daha dayanıklı olmasına yol açar. Böylece zararlı dış saldırganların etkisine karşı cildin üstün koruma geliştirmesini destekler.
- “Asit” içeriği tedirgin etse de tahriş edici değildir; glikolik, laktik ve salisilik asitlerin tam tersidir ve akneyi, rozasea problemini ya da alerjik reaksiyonları tetikleyici niteliği yoktur. Dolayısıyla hassas cilde sahip olanlar dâhil tüm cilt tiplerinin yeterli ölçüde kullanımına uygundur.
- Hyaluronik asidin en çarpıcı özelliklerinden biri, cildin gençliğini koruyan kolajen sentezine destek olması. Bu molekül, cilt güzelliği için başlı başına pek çok faydayı barındırırken, kolajen üretimini uyarmasıyla çifte etki yaratır.
- Faydaları yalnızca cilt üzerinde sınırlı değil. Hyaluronik asit, antioksidan özelliğini devreye sokarak eklemlerdeki iltihaplanmayı iyileştirmeye yardımcı olan gücü de bünyesinde barındırır, bu sayede eklem ağrılarını azaltır.
- Şaşırtıcı bir gerçek; bu molekül gözlerimizde de %80 oranında mevcut! Dolayısıyla göz kuruluğu problemini önleyerek, göz sağlığına katkıda bulunma yetisine sahip.
Neden Hyaluronik Asit Kullanmalıyız?
Kuru bir cilde sahip olmasanız da, hyaluronik asit kullanmanız için önünüzde birçok sebep var.
Vücudumuzda doğal olarak bulunan hyaluronik asit, ilerleyen zamanın ve çevresel faktörlerin (UV ışınları ve hava kirliliğinin beraberinde getirdiği serbest radikaller) etkisiyle hasara uğrayarak üretimini yavaşlatıyor.
Cildimizde %50, gözlerimizde ise %80 oranında bulunan bu molekülün eksikliğine karşı önlem almak, az önce değindiğimiz faydaları sebebiyle oldukça önemli. Aksi halde, yani belirgin bir hyaluronik asit eksikliği durumunda, cildimiz nemini kaybeder. Nemini kaybeden bir cilt solgun ve mat bir görünüme bürünür; daha da ötesi, artan kuruluk nedeniyle kırışıklık ve ince çizgilere daha yatkın hale gelir.
Hyaluronik Asit İçerikli Ürününüzü Seçerken Size Yardımcı Olalım
Cildiniz için hyaluronik asidin doğru bir seçenek olduğuna karar verdiniz; fakat nereden başlayacağınızı, hangi ürünü kullanmanız gerektiğini bilmiyorsunuz. İlk ve başlıca tavsiyemiz, cildin derinliklerine kadar ulaşabilen, düşük molekül ağırlıklı bir ürün seçmeniz gerektiği yönünde. Yüzeysel bir cilt bakımının tam tersi etkiler hedefleniyorsa, cildin alt katmanlarına kadar etkisini yansıtan bir ürün kullanmak isabetli olacaktır. Neyse ki bu noktada hyaluronik asit içerikli bir cilt serumu devreye girerek imdadımıza yetişiyor. Nedeni ise, cilt serumlarının nemlendirici kremlere oranla cilt tarafından çok daha hızlı ve kolay emilen bir yapıda olması.
Cildini tazelemeye ihtiyaç duyanlara: Elira Hyaluronic Acid Serum
Hyaluronik asit, prebiyotikler ve bitkisel ekstraktlar… Cildini tazelemeye ihtiyaç duyanlar için en etkili formülü, Elira Hyaluronic Acid Serum ile geliştirdik. Arzu ettiği nemden yoksun cilde anında canlılık aşılayan Elira Hyaluronic Acid Serum, yeni bir güne daha parlak ve dolgun bir cilt ile uyanmanızı sağlıyor. İçeriğindeki bileşenlerin güçlü etkisini, düzenli kullanımı ile cilt bariyerine de yansıtıyor. Yenilenen ve serbest radikallerin zararlarına karşı daha dayanıklı hale gelen cildiniz, pürüzsüz ve yumuşak yapısına, gençliğin ilk çağlarındaki canlılığına tekrar kavuşuyor. Henüz tanışmadıysanız, Elira Hyaluronic Acid Serum’u deneyimlemenin şimdi tam vakti!
(0) Yorum
News Geri dön