Son yıllarda adını sıkça duyuran ve cildin mümkün olduğunca geç yaşlanmasının önündeki engellerden biri olan “fotoyaşlanma” kavramını, güneşin cilt üzerindeki olumsuz etkileri olarak özetleyebiliriz: Kırışıklıklar, ince çizgiler, pigmentasyon ve kaçınılmaz cilt lekeleri…
Bildiğiniz gibi, yaşlanmak son derece doğal bir süreç. Doğduğumuz günden itibaren yaşamak zorunda olduğumuz bu etki, zaman geçtikte cildimizde belirtilerini göstermeye başlıyor. UVA ve UVB ışınlarının yarattığı zararlı etkileri tanımlayan fotoyaşlanma ise, çok daha genç yaşlarda belirtilerini gösterebiliyor. Yani, geçip giden zamanın etkileri sandığımız cilt problemleri, fotoyaşlanma nedeniyle de oluşabiliyor.
Tüm Detaylarıyla Fotoyaşlanma
Güneş, yaşamımızın en temel kaynaklarından biri. Ruh halimizden genel sağlığımıza kadar katkıları bulunurken, D vitamini sentezinde de önemli bir rol oynuyor. Ancak fazlası cildiniz için zararlı; güneş ışınlarından yeterli ölçüde faydalanmak, cildin gergin ve genç yapısını koruması açısından oldukça önemli.
Güneşe maruz kalma düzeyine göre etkisini ve hızını artıran fotoyaşlanma, kronik yaşlanmanın hızlandırılmış bir biçimi olarak da tanımlanabilir. Yaşınızdan bağımsız olarak etkilerine şahit olabileceğiniz bu durum, daha genç bir görünüme sahip olmak isteyen kişilerin dikkate alması gereken bir problem.
Yaz kış demeden maruz kaldığımız güneş ışınları, cildin elastikiyetini sağlayan dermis tabakasına zarar veriyor. Dermisin yapısında bulunan ve cildinizin dinç ve berrak görünümünü destekleyen kolajen proteininin hasar görmesine de neden olan UVA ve UVB ışınları, fotoyaşlanmanın etkilerini hızlandırıyor.
Peki, fotoyaşlanma ciltteki belirtilerini nasıl gösteriyor?
- Genç yaşlarda görülen cilt üzerindeki kahverengi lekeler
- Göz çevresindeki ince çizgiler ve kırışıklıklar
- Ciltte genel olarak görülen kırışıklıklar
- Cilt sarkmasına sebep olan esneklik kaybı
- Cildin renk tonundaki eşitsizlikler
- Cildin normale oranla daha kuru, sert ve hassas bir yapıya bürünmesi
Tüm bu etkilerden korunmanın en etkili yollarını açıklamadan önce, fotoyaşlanmanın nedenlerine daha detaylıca değinelim.
Fotoyaşlanma Neden ve Nasıl Oluşur?
Ultraviyole, mor ötesi yani UV ışınlarının fotoyaşlanma üzerinde bir etkisi olduğu gerçek. Ancak yapılan araştırmalar doğrultusunda, bu problemi tetikleyen bir faktör daha tespit edildi: Kızıl ötesi güneş ışınları (IR). Bu ışınlar serbest radikallere yol açarak, cildinizdeki proteine, hücrelere ve DNA’ya zarar veriyor.
UV ışınları ciltte lekelenmelere sebep olurken, IR ışınları kırışıklığa, esneklik kaybına ve kolajen proteinin azalmasına yol açıyor. Kısaca güneş ışınlarına uzun saatler boyunca maruz kalmak, sık sık solaryuma girmek, güneş ışınlarıyla beraber reaksiyona geçen kimyasalları cilde uygulamak gibi eylemler, fotoyaşlanmaya sebep olan başlıca faktörler arasında yer alıyor. Yani, cildimizde gözlemlediğimiz lekeler ve erken yaşta beliren kırışıklıklar için her zaman genetiğimizi suçlamaya gerek yok. Cilt problemlerinin sorumlusu olan güneş ışınlarına karşı gereken önlemleri alarak, fotoyaşlanmanın etkilerinden kurtulmak mümkün.

Fotoyaşlanmaya Karşı Alınabilecek En Etkili Önlemler
Şanslıyız ki, vücudumuz serbest radikallere karşı savunmasını antioksidan üretimi sayesinde sağlıyor. Antioksidanlar serbest radikallerin zararlı etkisini azaltarak güneş ışınlarına karşı savunma geliştirmemize yardımcı oluyor. Ancak, serbest radikallerin etkisi ve miktarı daha da çoğaldıkça, doğal yollarla üretilen antioksidanların koruyucu etkisi yetersiz kalabiliyor ve bu durum oksidatif strese yol açıyor. Oksidatif stres sonucu ise, cildimizde fotoyaşlanmanın can sıkıcı etkilerini gözlemliyoruz.
Tatil günlerinde, güneşin altında geçirdiğiniz uzun saatleri ve güneş sonrası cilt bakımını ihmal ettiğiniz günleri düşünün. Cildiniz, maruz kaldığı olumsuz faktörleri veya faydalı güçlü bileşenleri kısa sürede bünyesine alıp, sonuçlarını gösteren bir yapıda. Ancak, bu durum güneşten tamamen uzak kalmanızı gerektirmiyor. Esas olan, cilt dostu bir bakım ile cildinizin yenilenmesine katkıda bulunarak, güneş ışınlarından gerekli ölçüde yararlanmayı sağlayabilmek.
Örneğin;
- Güneş ışınlarının daha tehlikeli açılarla yeryüzüne ulaştığı belirli saatler var. Öğlen saatlerinde güneş ışınlarından mümkün olduğunca uzak kalmanız, cildinizi mutlu edecektir.
- Güneşlenirken bile, yüzünüzü güneşin etkilerinden koruyabilen bir şapka takmanın nasıl etkili olduğunu tahmin edebilirsiniz.
- Göz çevresi, fotoyaşlanmanın etkilerini daha çok hissettiren hassas bir yapıda. Bu nedenle güneş gözlüğü kullanmak şart.
Tabii ki cildinizi serbest radikallere, çevresel faktörlere, yaşlanmaya, güneş ışınlarına ve fotoyaşlanmaya karşı en etkili koruyan yöntem, mükemmel bir cilt bakımı.
Fotoyaşlanma Karşısında Antioksidanların Onarıcı Gücünü Keşfedin
Buraya kadar aktardığımız bilgiler doğrultusunda, antioksidanların cilt sağlığı için ne kadar önemli olduğu kolayca anlaşılabiliyor. Oksidatif stres ve fotoyaşlanmanın etkilerini azaltan antioksidanlar, güneş ışınlarının zararlarından arınmış, sağlıkla ışıldayan bir cilt için savaşçı bir konumda yer alıyor.
Cildi yenileme, güneş lekelerini azaltma, cilt bariyerini güçlendirme gibi birçok olumlu etkisi bulunan antioksidanları içeren bir cilt bakım serumu ile fotoyaşlanmaya karşı cildinizi koruyabilirsiniz.
Livia Stem Cell ile Cildiniz Nefes Alsın
Tropikal Ejderha Kanı ağacı reçinesinden elde edilen, sayısız faydaya sahip kök hücreler ile zararlı etkilerden arınıp, cildinizin nefes almasını sağlayın. Bilinen en güçlü antioksidan kaynağı olan kök hücrelerin cildinizdeki etkilerini hayal edebiliyor musunuz? Tazelenmiş, daha canlı, lekesiz bir cilt için tek yapmanız gereken 4-5 damla Livia Stem Cell Serum ile günde iki kez cildinize bakım yapmak.
(0) Yorum
News Geri dön